× Daha fazlası İçin Aşağı Kaydır
☰ Kategoriler

Definecilik Nedir? Tehlikeleri, Gerçekleri ve Yasal Durumu

Definecilik, özellikle Türkiye’de çok eski zamanlardan beri merak uyandıran bir uğraştır. Altın, gümüş, tarihi eser ve hazineleri aramak amacıyla yapılan bu faaliyet; bazıları için heyecan verici bir hobi, bazıları içinse yasa dışı bir kazanç kapısıdır. Ancak definecilik sadece kazma kürekle araziyi eşelemekten ibaret değildir. İçinde tarih, efsane, teknoloji, hukuk ve çoğu zaman da ciddi tehlikeler barındırır.

Definecilik Neden Bu Kadar Popüler?

Türkiye, tarihi ve arkeolojik açıdan çok zengin bir ülkedir. Anadolu toprakları, binlerce yıl boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapmış, pek çok uygarlık izler bırakmıştır. Roma, Bizans, Osmanlı gibi imparatorluklardan kalma eserler, mezarlar, yer altı şehirleri ve kalıntılar hâlâ toprak altında saklıdır. Bu da, insanların “bir yerlerde gömülü hazine olabilir” düşüncesini beslemektedir.

Halk arasında yaygın olan efsaneler ve kulaktan kulağa aktarılan hikâyeler, definecilik ilgisini artırmaktadır. “Dedemin dedesi bir harita bırakmıştı”, “bu kayanın altında altın varmış”, “gece ışık çıkıyormuş” gibi anlatılarla define arayışı romantikleştirilmiştir.

Definecilik Yasal mı?

Türkiye’de define aramak belli koşullar altında yasaldır. Ancak bu faaliyet, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın iznine tabidir. Yani her isteyen istediği yerde kazı yapamaz. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na göre, define aramak isteyen kişilerin ilgili kurumlardan resmi kazı izni alması gerekir. Bu izinsiz yapılırsa, suç teşkil eder ve ciddi yaptırımları vardır.

Defineciler çoğunlukla bu izni almazlar ve gizli kazılar yaparlar. Bu da kültürel mirasın tahrip edilmesine, arkeolojik değerlerin yok olmasına neden olur. Ayrıca yakalanan kişiler hem para cezası hem de hapis cezası ile karşı karşıya kalabilir.

Definecilikte Kullanılan Yöntemler ve Aletler

Modern definecilik artık teknoloji ile iç içe geçmiştir. Metal dedektörleri, manyetometreler, yer altı görüntüleme sistemleri gibi cihazlarla arama yapılmaktadır. Bunun yanında hâlâ klasik yöntemlere inanan kişiler, haritalar, eski belgeler, işaretler (define işaretleri), taş oymaları, mezar taşları gibi izlerden yola çıkarak yer tespiti yapmaya çalışır.

Bazı defineciler ise ruhani yollarla, yani “medyumlar” veya “hoca” adı verilen kişilerin yardımıyla cinlerden bilgi almaya çalışır. Bu, halk arasında çok yaygın olan ama bilimsel hiçbir dayanağı olmayan bir yöntemdir. “Defineye cin musallat olmuş” gibi inançlarla hareket edilir.

Tehlikeleri Neler?

Definecilik sadece yasal değil, aynı zamanda fiziksel olarak da oldukça tehlikelidir. Gizli kazılar sırasında birçok insan hayatını kaybetmiştir. Mağaralarda oksijensiz kalma, göçük altında kalma, dinamit veya patlayıcı kullanımı gibi sebeplerle ölümle sonuçlanan olaylar yaşanmıştır.

Ayrıca birçok tarihi bölge mayınlı ya da çökmeye müsait alanlar olabilir. Bu tür alanlara izinsiz girildiğinde yalnızca hayat değil, aynı zamanda tarihe de zarar verilir.

Bir diğer büyük tehlike ise tarihi eser kaçakçılığıdır. Defineciler, buldukları eserleri kaçak yollarla yurt dışına satmak isteyebilirler. Bu hem suçtur hem de ülkenin kültürel zenginliğinin yok olmasına neden olur.

Gerçekten Hazine Var mı?

Bu sorunun cevabı hem evet hem hayırdır. Evet, geçmişte bazı insanlar altınlarını, mücevherlerini saklamış olabilir. Savaş dönemlerinde, göç sırasında ya da düşman korkusuyla insanlar değerli eşyalarını toprağa gömebilir. Ancak bu tip hazinelerin bulunma ihtimali, sanıldığı kadar yüksek değildir.

Öte yandan çoğu hikâye abartılmış ya da tamamen hayal ürünüdür. Pek çok defineci yıllarını aramakla geçirir ama eline hiçbir şey geçmez. Bu uğurda paralarını, zamanlarını, hatta hayatlarını kaybederler.

Sonuç: Definecilik Hobi mi, Suç mu?

Definecilik dikkatli bir şekilde, yasal çerçevede ve bilimsel yöntemlerle yapıldığında arkeolojiye katkı sağlayabilir. Ancak çoğunlukla yasa dışı ve tehlikeli bir faaliyet olarak karşımıza çıkar. Unutulmamalıdır ki toprak altında yatan her şey, sadece değerli metal değil; bir milletin tarihidir, kültürüdür. Bu yüzden definecilik yerine kültürel mirası korumak ve bilinçli bir toplum oluşturmak daha değerlidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir